Son yıllarda çocuklara yönelik cinsel istismarların artması – ya da hep vardı da daha görünür bilinir olmasıyla – birlikte çocuklarda kişisel sınırların bilinmesi, korunması vb. konularda çalışmalar ön plana çıkar oldu. Bu konuda çocuklara yönelik etkinlikler, videolar, görseller hazırlandı güzel de oldu. Emeği geçen herkesin önce aklına sonra da tabi ki ellerine sağlık ! Ancak ‘Birisi özel bölgene dokunduğunda, dokunmak istediğinde izin verme, ısrar ederse sesini yükselt’ gibi konuya daha çok koruyucu, önleyici yaklaşılması bu konunun bir ‘kültür’ meselesi olduğunun ihmal edilmesine neden oldu. Bu konudaki kültür de diğer konularda olduğu gibi yine ailede öğrenilen bir kültürdür.
Evet çooookkkk eskilerde olduğu gibi ‘göster amcana …..’ denmiyor belki ama hala plajlar çıplak çocuk dolu. Herkesin özel bölgelerini örttüğü bir ortamda çocuk çıplak dolaştırılırsa burada çocuğa şu mesajı vermiş olursunuz. Plaj dahi olmuş olsa ‘Çıplaklık çocuklar için normaldir, doğaldır, kadın, erkek fark etmez herkes senin her yerini görebilir.’ Etrafındaki tüm yetişkinlerin özel bölgelerinin örtülü ama kendisinin çıplak dolaşmasının normal olduğunu sanan çocuk, yarın öbür gün bir yetişkin ne amaçla olursa olsun kendisini soymaya kalktığında tabi ki bu durumu yadırgamayacaktır.
Ya da akşam oturmasına gelen misafirlerin yanında uykusu gelmiş olan çocuğu soyup pijamalarını giydirmek, üstüne bir şey döküldüğünde ya da çok koşup terlediğinde başkalarının yanında çocuğu soyup üstünü değiştirmek çocuğa hep aynı mesajı verecektir. ‘Çocukların çıplaklığı normaldir, başkaları seni çıplak görebilir, bunda bir sakınca yok.’
Biz yetişkinler – çocuğun aile bireylerinden biri bile olmuş olsak – gördüğümüz her küçük çocuğa izin istemeden bodoslama dalıp şapır şupur öper, poposuna posuna vurur, mıncıklarsak yine tüm bu davranışları normalize edip bir başkası yapmaya çalıştığında rahatsız olmayacaktır.
Ne zaman ki çocuğa annesi banyo yaptırırken, odasında üstünü çıkarıp, giydirirken, çocuk lağzımlığında oturmuş tuvaletini yaparken, paldır küldür içeri girmezsek, ya da girmek zorundaysak da en azından kapıyı tıklatıp izin istersek işte o zaman çocuk çıplaklığı ‘ayıp’, ‘korunması gereken bir durum’ olarak algılayıp öyle de bir bilinç geliştirecektir.
Kısacası özel bölgelerin korunması, kişisel sınırlar, vb. tüm bunlar sonradan ders niteliğinde didaktik şekilde öğrenilecek kazanımlar değil, zaten çocuk büyürken hayatın içine yedirilerek bir yaşam tarzı şeklinde çocuğa sunulması gereken değerlerdir. Dahası bir yaşam tarzı ve kültür meselesidir. Bu kültürle büyüyen çocuk da zaten neresini koruması gerektiğini, hangi dokunmanın iyi hangi dokunmanın kötü olduğunu anlayacak farkındalığa erişmiş olacaktır. Yazının başında belirttiğim türden etkinlikler (görseller, videolar, vb.) kişisel sınırları öğreten değil, sadece hatırlatan, bu meseleyi sıcak tutan öğeler olarak kalacaktır.
Çocuklarımıza hep iyi dokunmaların olduğu günlerin olması dileğiyle ….
Sevgimle kalın….