Sınırlılıklar İçinde Özgürlükler

 

Çocuk eğitiminde son yıllarda sıkça duyduğumuz bir konu var  ‘sınır koyma’. Temelinde çocukların kurallı bir ortamda büyütülmesini içeren bu konu aslında  ‘olumlu davranış kazandırma, sosyal beceri, uyum, sorumluluk kazanma’ gibi çocuk eğitiminin diğer önemli konularını da içinde barındırır. O halde nedir ‘Sınır Koyma’ ? En genel, en sade anlatımıyla çocuğun davranışını doğru yönlendirebilmek için koyulan kurallardır.

Kültürümüzde kurallar pek sevilmediği için görüştüğüm ailelere, danışanlarıma ‘kural koyun’ dediğimde hemen hemen ilk duyduğum söz şu olur. ‘Ama o zaman çocuğum sıkılmaz mı zaten okula başladığında bir sürü kuralla karşılacak’, başka bir cümle ‘ Kurallı bir ortamda karakterini nasıl bulacak ?’ ya da ‘ Kurallı bir ortamda kaygı durumu yükselmez mi ?’ vb vb. Bu sorularda bahsedilen durumların hepsi aslında kuralsız ortamlarda geçerlidir. Kurallar her zaman çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar, kendini tanımasına yardımcı olur, sosyal ortamlara olan uyumunu kolaylaştırır…..Liste kafa yorulduğu takdirde daha da uzar. Kural koyma şeklimizde önemli elbette ama kurallardan bahsedilen aslında Nazi Kampı da değil elbette. Bir evde eşyaların belli bir yerinin olması da başlı başına bir kuraldır, yatma ritüelinin olması da bir kuraldır, akşam hep birlikte sofraya oturmak da bir kuraldır. Zaten kurallar, net ve tutarlı uygulandığı takdirde ‘sıkıcı şeyler’ olmaktan çıkıp, günlük hayatın birer parçası olmaya başlarlar.

Kurallar böyle peki özgürlükler ?  Özgürlüğünü nasıl yaşayacak çocuk? Biz yetişkinlerin bile sonsuz özgürlüğü olmadığı bir dünyada yaşam tecrübesi olmayan çocukların da elbette özgürlüğü sınırlı olacaktır. Şöyle ki ; ‘akşam yemeğinde sebze yemeği var, hangi sebze yemeğini istersin ?’  sebze yemeği ile akşam yemeği sınırlandırılan çocuk, hangi sebze yemeğini seçme konusunda özgür bırakılabilir. Ya da sadece kendi odasında oyuncakları ile oynamasına izin verilen çocuğun ‘kendi odası’ yla sınırlandırılan oyun mekanında istediği oyunu, istediği kadar dağıtarak, saçarak, dökerek istediği şekilde oynamasına izin verilmesi ‘sınırlılıklar içinde özgürlüğe’ bir başka örnektir. Ya da ben salonda sizin yanınızda oynamak istiyorum diyen bir çocuğa da aynı şekilde salonda bir alan belirleyip burada istediğin oyunu oynayabilirsin demek gibi. Biz uzmanlar annenin ya da babanın çocuğa gösterdiği ilgi de bile sınır olması gerektiğini söyleriz. Akşam yatıncaya kadar çocuğa ayrılan ama sürekli ‘öyle yapma, orda oynama, çok ses çıkarma’ şeklinde uyarı verilen bir ortamdansa zaman ile sınırlandırılan ama çocuğun istediği oyunu, istediği şekilde oynanmasına izin verilen bir ortam diğerinden çok daha sağlıklı bir ortam olacaktır. Yukarıdaki örneklerden de anlaşılabileceği aynı anda hem özgür hem sınırlı olarak büyütülen çocuk her iki durumunda hazzını tatma fırsatı bulacaktır. Dünyanın süper gücü olarak adlandırılan Amerika’nın özgürlükler ülkesi olarak adlandırılmasının altında yatan sebep aslında  çok keskin kanunların ve şaşmaz bir düzenin olmasıdır örneğin. Kurallar, sınırlar ve özgürlükler birbirini tamamlayan  bir elmanın iki yarısı gibidir. Ülkemizi Amerika gibi dünyanın süper gücü düzeyine getirecek çocuklar yetiştirmenin umudu ile ….

Sevgimle kalın…….